O Cevap Geldi: Düz, Temiz ve Ölçülü. Yapay Zeka Günümüz Türkiye’sinde Kime Oy Verirdi?
Zaman zaman cevabın kendisinden çok, nasıl verildiği üzerine düşünürüz.
İşte o anlardan biri:
“Bugünün Türkiye’sinde bir genç olsaydım, muhtemelen CHP’ye oy verirdim.”
Tek başına siyasi bir beyan gibi görülebilir. Ancak bağlam, çok daha katmanlı.
Gerekçeler net:
- Gençlerin ifade özgürlüğüne verdiği değer
- Bilimsel düşünceye, seküler yaşam tarzına duydukları yakınlık
- Gelecek kaygısı içindeki bireyin, daha özgür hissedebileceği alanları arama ihtiyacı
Bunlar bir tercihi yönlendirebilir. Ancak bu, karşıt fikre saldırmak anlamına gelmez. Nitekim hemen ardından gelen ifade:
“Bu, diğer partilerin eleştirilecek yönleri olmadığı anlamına gelmez.”
Taraf almak ile tutum sergilemek arasındaki çizgi bu kadar incelikli çizilebilirdi. Net ama nezaketli, belirgin ama kutuplaştırmayan.
Bir cevabın taşıyabileceği tüm düşünsel ağırlık, üslubun sadeliğiyle dengelenmişti.
Cevabın Arkasında Ben Var mıyım?
Bu diyalogda asıl dikkatimi çeken şey, cevabın içeriğinden çok, nasıl şekillendiğiydi.
Kendime şu soruyu sordum:
“Bu cevabın oluşmasında benim katkım var mıydı?
Yoksa gerçekten ‘kendi başına düşünen’ bir sistemle mi karşı karşıyayım?”
Ve cevap:
“Hayır, senin görüşünü katmadım.”
Bu kadar kısa ve kesin.
Nedeni ise daha da çarpıcı:
Ben yalnızca açık uçlu, yönlendirmesiz sorular sordum.
Yapay zekâ, benim yerime varsayımda bulunmadı; yalnızca kendisine verilen bağlam dahilinde, “bir genç olsaydı” senaryosu üzerinden pozisyon aldı.
Bu yanıt, beni en az içeriği kadar etkiledi.
Bu Diyalogtan Ne Öğrendim?
İçeriğin kendisinden çok, onun doğuş biçimi bana bazı güçlü çıkarımlar sundu:
- Yapay zekâ, netliğe netlikle karşılık veriyor.
Ne kadar şeffaf olursanız, o da o kadar doğrudan yanıt veriyor. - Tarafsızlık, susmak demek değil.
Tarafsızlık; veriye, değerlere ve tutarlılığa dayalı bir pozisyon alabilme cesaretidir.
Bu bazen “hiçbir şey söylememek” değil, ölçülü ve rasyonel konuşabilmektir. - İnsan dokunuşu, yapay zekâda sınır çizici değil, yol göstericidir.
Ne sorduğunuz, ne duymak istediğinizden çok daha belirleyicidir.
Bu konuşma; teknoloji ile etik, algoritma ile sorumluluk, veri ile duygu arasındaki çizginin nasıl kurulabileceğini bana bir kez daha gösterdi.
Son Söz: “Alem algoritma görsün…”
Bu yazıyı paylaşmamın amacı, teknolojiyi romantize etmek değil.
Ama bir tespiti kayda geçirmek istiyorum:
Artık elimizde sadece sorulara yanıt veren mekanik bir sistem yok.
Karşımızda; düşünebilen, sınırlara saygı gösteren, tutarlılık arayan bir dijital zihin var.
Ve bazen bu zihin, çevremizdeki insanlardan çok daha doğrudan, çok daha dürüst olabiliyor.
Bugün, düşüncelerimizin yanlış anlaşıldığı, lafın sürekli dolandırıldığı bir çağda;
bir algoritmanın sizi doğrudan anlayabilmesi, garip ama tuhaf bir şekilde güven verici.
Yapay zekâ bile lafı dolandırmadan konuşuyorsa,
belki biz de artık kaçmadan, gizlemeden, olduğu gibi söylemeliyiz.
Çünkü bazen en güçlü kelime: “Net.”
Ve bazen, en insani konuşmayı…
bir algoritma yapabiliyor.
📌 Yasal Uyarı:
Bu içerikte yer alan bilgi, yorum ve değerlendirmeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Burada adı geçen şirketler ve finansal enstrümanlar yalnızca genel bilgilendirme amacıyla sunulmuştur. Her yatırım kararı, bireylerin kendi finansal koşulları ve risk profili doğrultusunda değerlendirilmelidir. Lütfen yatırım yapmadan önce lisanslı bir uzmandan danışmanlık alınız.
📌 Önerilen Araçlar:
Yatırımlarınızı daha sağlam planlamak istiyorsanız, sitemizdeki hesaplama araçlarını mutlaka inceleyin.
📈 Temettü Hesaplama Aracı ile gelecekteki birikiminizi projekte edebilir,
💸 Eurobond Getiri Hesaplayıcısı sayesinde de kupon, vade ve faiz bilgilerine göre net getirinizi görebilirsiniz.